Skip links

Anne-Kız İlişkisinde Sözel İstismarın Çocuğa Etkileri

Anne-kız ilişkisi, bireyin kimlik gelişiminde ve duygusal dayanıklılığında temel bir rol oynar. Ancak bu bağ, sözel istismar gibi olumsuz davranışlarla gölgelendiğinde, çocuğun duygusal dünyasında ve gelecekteki yaşamında derin izler bırakabilir. Sözel istismar; aşağılayıcı sözler, sürekli eleştiri, küçümseme veya hakaret biçiminde kendini gösterir ve çocuğun özsaygısını doğrudan hedef alır.

Bu tür davranışlara maruz kalan bir çocuk, kendini değersiz, yetersiz ve sevilmeye layık olmayan biri olarak görmeye başlayabilir. Bunun sonucunda yoğun bir kaygı, suçluluk ve güvensizlik duygusu geliştirebilir. Araştırmalar, sözel istismarın çocuğun stres tepkilerini artırarak beynin limbik sistemine zarar verebileceğini göstermektedir (Teicher ve ark., 2006). Bu durum, çocuğun duygu düzenleme becerilerini olumsuz etkiler ve ileriki yaşamında depresyon ve anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklara zemin hazırlar.

Sözel istismarın etkileri yalnızca psikolojik sağlıkla sınırlı kalmaz. Kendine güveni zedelenen çocuklar, yetişkinlikte sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanabilir. Özellikle romantik ilişkilerde ya da iş hayatında, sürekli onaylanma ihtiyacı veya ilişkilere aşırı bağımlılık geliştirebilirler. Bowlby’nin Bağlanma Teorisi, erken dönemde ebeveynle kurulan ilişkilerin bireyin gelecekteki ilişki dinamiklerini şekillendirdiğini vurgular. Sözel istismar, bu bağlanma sürecini olumsuz etkileyerek bireyin hem kendisiyle hem de başkalarıyla ilişkisini zedeler.

Anne-kız ilişkilerinde sevgi, şefkat ve yapıcı iletişim esastır. Olumsuz tutumların fark edilmesi ve gerektiğinde profesyonel destek alınması, hem çocuğun ruh sağlığını hem de ailenin genel işlevselliğini korumak için kritik önemdedir. Unutulmamalıdır ki, “Bir çocuk sevgiyle büyüdüğünde, dünya ona güvenli bir yer olarak görünür” (Satir, 1991). Her çocuğun bu güvene ve sevgiye hakkı vardır.

WhatsApp WhatsApp
Hemen Ara
Yol Tarifi