Anneyle yaşanan travmalar, bireyin psikolojik gelişimini derinden etkileyen en önemli deneyimlerden biridir. Çocukluk döneminde annenin sevgi, güven ve destek sağlayıcı bir figür olması beklenir. Ancak, çatışmalı, ihmal edici veya zarar verici bir ilişki, bireyin bağlanma stillerini, özgüvenini ve stresle başa çıkma becerilerini olumsuz yönde etkileyebilir.
Bağlanma kuramına göre (Bowlby, 1988), güvenli bağlanma oluşturamayan çocuklar, yetişkinlikte kaygılı veya kaçıngan bağlanma tarzları geliştirebilir. Bu durum, sağlıklı ilişkiler kurmayı zorlaştırır ve bireyi depresyon, kaygı bozuklukları veya travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi psikolojik rahatsızlıklara yatkın hale getirebilir. Özellikle, annenin duyarsız veya eleştirel bir tutum sergilemesi, çocuğun “yetersizlik şemaları” geliştirmesine neden olabilir (Young, 1999).
Anneler için öncelikli öneri, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını fark etmektir. Çocuklar, yalnızca fiziksel olarak değil, duygusal olarak da beslenmeye ihtiyaç duyar. Ebeveynlikte “duygusal erişilebilirlik” kavramı son derece önemlidir. Çocuğun hislerini anlamaya çalışmak, onu dinlemek ve empati kurmak, ilişkinin iyileşmesine katkı sağlar.
Bir diğer kritik nokta ise kendi geçmiş travmalarınızın farkına varmaktır. Eğer kendi çocukluğunuzda benzer zorluklar yaşadıysanız, bu döngüyü fark etmek ve kırmak için profesyonel bir destek almayı düşünebilirsiniz. Çünkü çocuğunuza yansıttığınız her davranış, sizin iç dünyanızın bir yansımasıdır.
Son olarak, çocuklarınızın bireyselliğine saygı gösterin. Onların duygu ve düşüncelerine alan tanıyın. İyi bir ilişki, sevgi dolu bir bağ ve karşılıklı anlayış üzerine inşa edilir. Unutmayın, değişim her zaman mümkündür. Küçük adımlar bile bir çocuğun hayatında büyük farklar yaratabilir.

WhatsApp