Skip links

Ergen Psikolojisi

Bireyler doğdukları ilk andan itibaren ölünceye kadar belirli gelişim dönemlerinden geçmektedirler. Bu dönemler birbirinden farklı gelişimsel özellikler gösterir. Bu dönemlerin tam ortası olarak adlandırılabilecek ergenlik dönemi çocukluğun bitip, yetişkinliğin başladığı yıllara denk gelmektedir.  Ergenlik dönemi gelişimsel olarak 12- 18 yaş aralığını kapsayan döneme denk gelir. Ancak unutulmamalıdır ki gelişim kişiye özgüdür ve yaş aralıkları değişebilmektedir. Bu açıdan kesin olarak 12 yaşında başlar 18 yaşında biter olarak değerlendirme yapmak doğru olmaz.  Fizyolojik açıdan ergenlik döneminin başladığını; kızlarda adet görme ve göğüslerin büyümesi, erkeklerde ise sesin kalınlaşması ve yüzde kılların çıkması gösterir. Her gelişim döneminde olduğu gibi bu dönemin de kendine özgü özellikleri ve gösterilen davranış kalıpları bulunmaktadır.

Bu özelliklerden ilk olarak ele alınması gereken konuların başında ergenlik dönemindeki fizyolojik değişimler gelir. İdeal benlik ve güzellik algısı bu dönemde diğer gelişim dönemlerine göre daha baskın bir biçimde gözlenmektedir. Yüzdeki akneler, fazla kilolar bu dönemde hoşlanılmayan özellikler arasındadır. Medyanın sunmuş olduğu ideal beden algısı ve kürsel gençlik kültürü denilen bedene yönelik güzellik algıları bu düşüncelerin oluşumunda önemli bir yer tutar. Ancak en önemli faktör karşı cinsten gelen düşüncelerdir. Yetişkinliğe geçiş dönemi olan ergenlik döneminde kız erkek ilişkilerinde arkadaşlığın ötesine geçer ve her iki cins de güzel, yakışıklı gözükmek isteyip kendisini karşı cinse beğendirmek istemektedir.  Bu yüzden pürüzsüz bir yüz için sivilceler sıkılır, doktor arayışları başlar ve  duyulan, öğrenilen her şey kullanılır. Ayna karşısında saatler geçirilir. Dış güzellik için her şey yapılır.  Kendini akneyle çirkin hissetme, kimse beni beğenmeyecek hissi, zayıf olma gibi ideal, mükemmeliyetçi bir benlik algıları bu dönemde gözlenmektedir. Onları yargılamadan anlamaya çalışmak gerekir. Yanlarında olduğunu hissettirerek bu dönemlerin biteceğini ailelerin aşılaması gerekir. Aknenin, kilo alımının geçici olduğu, gerekirse destek alınıp bunların atlatılabileceği çocuklara anlatılmalıdır.

Belirli davranış kalıpları bu dönemde diğer dönemlere göre daha ön planda olur. Bu sebepten dolayı ergenlerin psikolojisini anlayabilmemiz için onların yaşadığı duygusal değişimleri ve gelişimleri de bilmek gerekir. Genellikle ebeveynler bir anda çocuklarının değiştiğini, başına buyruk davranmaya başladığını, kendilerinden uzaklaştığını düşünürler. Ancak bu ergenliğin getirmiş olağan bir süreçtir. Bu dönemde arkadaşlar, ailelere göre daha ön plandadır, her şeyi arkadaşlarla beraber yapmak istenir, onlarla yaşanılan pek çok şey daha kolay ve rahat paylaşılır. Aileler daha ikinci planda gelir. Kendilerini en iyi arkadaşlarının anladığını düşünürler. Çatışmalarda artış yaşanır Evdeyken yalnız kalmak istenir.  Ben artık büyüdüm, kendi kararlarımı verebilirim, ben artık bir bireyim gibi düşünceler ergenlik döneminde hakimdir. Çocukların bazı noktalarda karar alabilmesine, söz sahibi olmasına olanak sağlanmalıdır. Kişisel alanına müdahale edilmemesi gereklidir. Odasında yalnız kalmak istiyorsa biraz zaman verilmeli, kapıyı çalmadan odasına girilmemelidir. Bir yere gitmek istemiyorsa saygı duyulmalı, alınacak kararlarda onların da fikrinin önemli olduğu hissettirilmelidir. Ev içi kararlarda fikirlerine önem verilmelidir. Duygularını anlamaya çalışmak, anlaşıldıklarını hissettirmek bu dönemin daha kolay geçebilmesini sağlar.  Onlar ergenlikle birlikte artık yetişkinliğe adım atmış sayılırlar. Büyüdüklerini hissetmek isterler. Bu hislerine ebeveynlerin karşılık vermesi gerekir. Kendi kararlarının önemli olduğunun onlara gösterilmesi gereklidir.

Bu dönemin getirmiş olduğu bir başka özellik ise Ergenlik döneminde diğer dönemlere göre duygu yoğunluğu daha fazla yaşanabilmektedir. Üzüldüklerinde aşırıya kaçabilir, ağlama krizleri gibi durumlar yaşanabilmektedir. Bu gibi durumlarda biraz onlara zaman tanınmalı, duygularını belli etmesine ve açıklamasına alan açılmalıdır. Duyguları içine atmak içine kapanıklığa, ne düşündüğünü ve hissettiğini açıkça göstermemeye bireyleri itebilmektedir. Bu gibi durumların yaşanmaması için yetişkinlik hayatında da sağlıklı bir şekilde iletişimler ve ilişkiler kurulabilmesi için  duygularını açıkça belli edebilmeyi sağlamak bu bağlamda sağlıklı bir yetişkin hayatı geçirmenin de temelini atar.

Bir diğer önemli konu diğer dönemlere göre ergenlik döneminde öfke kontrolü konusunda daha büyük sorunlar yaşanabilmektedir. Ergenler yaşadıkları sorunlara  daha kolay sinirlenebilir,  ufak tartışmaları kavgaya dönüştürme potansiyelleri olabilmektedir. Bu tür zarar verici olmayan öfke dalgalanmalarına sinirle yaklaşılmamalı ve anlayışlı bir şekilde bu konular çözülmelidir. Onların öfkesine öfkeyle gidilmemeli, anlayışla yaklaşarak, her şeyin konuşarak çözülebileceği güveni verilmelidir. Ancak çevreye veya  kendisine zarar verici bir şekilde öfke sorunu yaşanıyorsa mutlaka bir uzmandan destek alınmalı, bu sorunun kaynağındaki temeller bulunup çözülmelidir.

Çocuklara hatalar yapılsa bile her şeyin ebeveynlere anlatabileceği güveninin de verilmesi gerekir. Güvensizlik ve korku özellikle ergenleri yalan söylemeye teşvik eder. Ergenin ailesiyle her şeyi erken paylaşması yanlış bir şey yapıldığında müdaheleyi kolaylaştırmaktadır. Ergenlik döneminde bazı hatalar yapılabilir, istenmeyen şeyler görülebilir. Bu durumları erken çözebilmek için çocuklar güven ortamında büyütülmeli ve mutlaka her şeyin paylaşılabileceği hissi verilmelidir. Ergenler yaptıkları şeyler saçma bile olsa anlaşılmak ister, bazen ebeveynlere göre ters ve zıt olabilecek şeyler yapabilmektedirler. Bu durumlar da tartışma ortamı yaratır. Tartışma olduğu sıralarda hemen tepki gösterip bana bağırma, anne babaya böyle davranılmaz demek yerine onun bu davranışını açıklamasını istenir. Daha sonra onu anladığını belli etmek, kendinin neden üzüldüğünü ve kırıldığını göstermek doğru bir yaklaşım olacaktır. Gerektiğinde arkadaş gibi konuşmak o yapılan yanlışı anlamasını sağlayacaktır. Ergenlere sabırlı bir şekilde yaklaşılmalı, güven oluşturulmalı ve her zaman onları anladığınızı belli etmelisiniz.

Unutulmaması gereken bir nokta vardır ki ergenler nasihat sözlerinden hoşlanmamaktadırlar.  Ergenlik döneminde bireyler bildikleri veya daha önce öğrendikleri bilgileri, nasihatleri tekrar tekrar dinlemeyi sevmezler ve bunları dinlemek istemezler. Onlara bu nasihatlar ‘ben zaten biliyorum bu şu an boş bilgi’ gibi gelir. Nasihat etmek yerine  biraz önce yazılmış olduğu gibi yeterli güven ortamı oluşturulmalı ve çocukların çekinmeden anne babaya her şeyi söyleyebileceği, gerektiğinde akıl alabileceği hissettirilmelidir. Eğer ki yanlış bir şey yaptığı düşünülüyorsa karşı çıkmadan,  bu durumun neden yanlış olduğunun sebepleri ile birlikte anlatılmalıdır.

Ergenlik psikolojisini anlamaya çalışıyorsak ele almamız gereken noktalardan bir diğeri ebeveyn tutumu olmalıdır. Ebeveyn tutumlarının ortak olması ergenlik sürecinin daha sağlıklı geçmesini sağlar.  Bir olayda anne hayır baba evet veya tersi şekilde davranılırsa ergenlerde kafa karışıklığı yaşanır. İzin verilecek konulara göre sadece anne veya sadece babadan izin alınmaya başlanabilmektedir.  Bir yere gitmek isterse, bir şey izin istenirse aile toplantısı yapılabilir. O konu detaylı bir şekilde konuşulur, öğrenilir. Herkes fikir belirtir ve daha sonrasında ise hep beraber karar alınır. Böyle şeyleri detaylı konuşmak, onların anlatmasını istemek ergenler tarafından annem babam benim fikirlerime saygı duyuyor bana değer veriyor şeklinde yorumlanır, büyüdüğünü hisseder ve böylece yanlış kararlar almaktan kaçınacaktır. Aynı tutumda olan anne baba olduğu için kafa karışıklığı da yaşamaz.

Sonuç olarak ergenlik dönemi her bir bireyin geçireceği uzun bir dönemi kapsayan kritik bir süreçtir. Bu süreçte hem bedensel hem de ruhsal değişimler yoğun bir şekilde yaşanır. Yaşanan duygu yoğunluklarından ötürü kimi zaman ergenlerin anlaşılmadıklarını hissetmelerine neden olur. Kimlik arayışı da bu dönemde yoğun olarak gözlenir. Bu arayıştan ötürü farklı davranış kalıpları içinde de olurlar. Aynı zamanda bu dönemde alınması gereken önemli kararlar vardır. Meslek seçimi gibi bütün hayatı etkileyecek kritik seçimler daha fazla strese yol açabilir. Girilen sınavlar, arkadaşlıklar içinde yaşanan sorunlar o dönem için en büyük sorunlarmış gibi gözüküp kişilerde kaygı yaratabilir. Bu sorunlar yaşanan kaygı, stres ebeveynler tarafından anlaşılmaya çalışılmalı, yargılamadan bunları kabul edilmeli, duygu yoğunluğunun biraz fazla olacağını bilmek gereklidir. Yetişkinliğe geçiş olarak adlandırılan bu dönemde ebeveyn desteği ne kadar hissedilirse ileriki dönemlerde başarı ve içsel mutluluk da çocuklara gelir. Ailelerin desteği ve doğru iletişim biçimleriyle ergenlik dönemi krizlerdense fırsatlarla dolu bir gelişim dönemi olarak yaşanır.

WhatsApp WhatsApp
Hemen Ara
Yol Tarifi