Skip links

Koşullu Baba-Kız İlişkileri ve Gelişimsel Sonuçları

Anne ve babanın ayrılığı sonrası, çocukların ebeveynleriyle kurduğu ilişkilerde sağlıksız dinamikler gelişebilir. Kimi durumlarda, çocuk bir ebeveyne olan bağını, karşılanmasını beklediği bir ihtiyacın ya da dışsal bir amacın aracı hâline getirebilir. Özellikle baba-kız ilişkisinde koşullu bir sevgi anlayışı geliştiğinde, ilişki duygusal bir bağlanmadan çok, çıkar temelli bir düzene dönüşebilir. Psikoloji literatüründe bu tür ilişkiler, çocuğun hem kendi kimliğini hem de duygusal dünyasını olumsuz etkiler.

John Bowlby’nin Bağlanma Teorisi’nde de belirtildiği gibi, çocuklukta tutarsız ve yüzeysel bağlanma biçimleri, bireyin ileriki yaşamında duygusal ilişkiler kurmasını ve sağlıklı bir öz benlik geliştirmesini engeller. Koşullu sevgiye dayalı ilişkilerde, çocuk bir ebeveyne yalnızca kendi ihtiyaçlarını gidermek amacıyla yaklaşır. Bu bağlamda, baba figürü yalnızca işlevsel bir rol üstlenir ve çocuk, babasına gerçek bir bağ hissi geliştiremez. Bu tür ilişkilerde birey, karşı tarafın mutsuzluğundan bile haz alabilir. Araştırmalar, bu dinamiğin genellikle bastırılmış öfke ya da çatışmaların bir yansıması olduğunu göstermektedir. Freud’un psikanalitik kuramında da bastırılmış öfkenin sıklıkla “yer değiştirme” yoluyla dışavurulduğu belirtilmiştir (Freud, 1920).

Koşullu sevgi ilişkilerinde, yalan genellikle bir kaçış aracı olarak kullanılabilir. Albert Bandura’nın sosyal öğrenme teorisine göre, bireyler istenmeyen gerçeklerden kaçınmak ya da sosyal onay sağlamak için yalan söylemeye başvurabilirler. Çocuk, bir ebeveyne olan olumsuz duygularını bastırmak ve kendi davranışlarını gerekçelendirmek için bu yolu tercih edebilir. Ancak yalanlar üzerine kurulan ilişkiler, hem çocukta hem de ebeveynde duygusal bir boşluk yaratır. Zira bu tür ilişkiler, ne sevgiye ne de güvene dayanır.

Baba figürüyle sağlıklı bir bağ geliştiremeyen kız çocukları, uzun vadede kendi benlik algılarında büyük sorunlar yaşayabilir. Karakter gelişiminde aksaklıklar, özgüven eksikliği ve bağımlı kişilik özellikleri bu dinamiklerin kaçınılmaz sonuçları arasında yer alır. Duygusal ihtiyaçlarının karşılanmadığı bu çocuklar, genellikle dışsal onaylara bağımlı bir yaşam sürer. Çünkü sevgi ve desteğin koşulsuz sunulmadığı bir ilişkide, birey ne özerk bir kimlik geliştirebilir ne de sağlıklı kararlar alabilir.

Sonuç olarak, koşullu baba-kız ilişkileri bireyin hayatını şekillendiren en önemli etmenlerden biridir. Bu tür ilişkilerde, mutsuzluk ve yalan bir savunma mekanizması hâline gelirken, sevgi ve güven duyguları yerini derin bir güvensizliğe bırakır. Sağlıklı ilişkiler, ancak karşılıklı koşulsuz sevgi, saygı ve anlayış temelinde inşa edilebilir.

WhatsApp WhatsApp
Hemen Ara
Yol Tarifi